Growth Hacking Nedir?
Dijital pazarlama dünyasının en önemli stratejilerinden biri olan “Growth Hacking” kavramını şu günlerde daha fazla duymaya başladığınızdan eminim. Peki, tam olarak nedir bu Growth Hacking ve kimdir bu Growth Hacker‘lar?
Growth Hacking kavramını veriye dayalı bilginin gücü olarak tanımlayabiliriz. Bir ürünü veya hizmeti satmak için analitik düşünce ve sosyal metrikleri kullanan bir pazarlama tekniğidir. Growth Hacking, SEO konfigürasyonu, web sitesi analitikleri, içerik pazarlama ve A/B testleri gibi dijital araçları kullanan, geleneksel pazarlamaya daha düşük maliyetli ve daha verimli bir alternatif olarak da görülebilir.
Growth Hacking dijital pazarlamanın ve buna bağlı olarak da yeni teknoloji ve girişimlerin geleceğine bakmamız için önemli bir araçtır. Çünkü dijital pazarlama yöntemleri değiştikçe buna bağlı olarak da veriye dayalı girişimleri daha fazla görmeye başlıyoruz. Artık bir siteye üye olurken isim, soyad ve e-posta adresi almak ürünlerinizi pazarlamak veya satmak için yeterli değil. Ürünlerinizi tekrar pazarlamak ve kullanıcı verilerine göre kampanyalarınızı tekrar şekillendirmek artık yeni dünyanın önemli bir görevi haline geldi. Yani artık toplu pazarlama değil kişiye özel pazarlama zamanı!
Growth Hacking adından da anlaşılacağı gibi büyüme ve gelişme ile ilgilidir. İlk olarak internet girişimlerinin büyümesi için kullanılmaya başlanan bu yöntem artık büyük şirketler tarafından da talep görmeye başladı. Bu iş için eskiden pazarlamacılar çalışırken artık konuya daha hakim ve analitik düşünce yapısı gelişmiş Growth Hacker‘lar işe alınmaya başlandı. Growth hackerlar pazarlamanın her zaman ihtiyaç duyduğu kullanıcı verisini yorumlayıp şirket ve ürünleri için daha verimli bir odak listesi oluştururlar. Her bir kişinin ilgi alanını ve geçmiş istatistiklerini inceleyip ona özel pazarlama olanağı sağlarlar.
En iyi Growth Hacking başarı örneklerinden biri nedir sizce? Tabii ki neredeyse her gün bin kere kontrol ettiğimiz Twitter!
Twitter ilk kurulduğunda hemen birçok kişi üye oldu, hakkında blog yazıları yazıldı, sosyal medyada paylaşıldı. Fakat ürün kullanılmaya başlandıkça bazı sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan en büyüğü ise kullanıcıların Twitter’a bir kez girdikten sonra, kısa bir zaman geçirip çıkmaları ve ikinci kez gelmemeleriydi. Bu önemli bir problemdi ve bunu geleneksel pazarlama yöntemlerini kullanarak çözemeyeceklerdi. Çünkü kullanıcı sayısının artması ürünün kullanıldığı anlamına gelmiyordu. Peki, Twitter ne yaptı? Bu eskimiş taktikler yerine ürüne odaklandı. Kullanıcı deneyimi ve arayüzü geliştirmek için derinlemesine testler yaptılar, buradan aldıkları verileri yorumlayıp sistemi baştan aşağı yenilediler. Örneğin bu testler sonucu ortaya çıktı ki eğer bir kullanıcı Twitter’a ilk üye olduğunda 5 ile 10 arasında kişiyi takip ediyorsa, daha sonra Twitter’ı daha fazla kullanmaya başlıyor. İşte bu yüzden bugün bir kişiyi takip ettiğinizde Twitter size hemen ilginizi çekebilecek başka kişileri de öneriyor.